Öncelikle bilmeyenler için belki de Dampyr çizgi romanının öyküsünü şöyle bir özetlemek gerekir:
Harlan Draka, Yugoslav iç savaşı sırasında birkaç lokma yemek uğruna kendini saf köylülere “Dampyr” yani “vampir avcısı” olarak tanıtan bir şarlatanken gerçekten de Dampyr olduğunu öğrenir. Babası bir “gecenin efendisi” annesi ise sıradan bir insandır. Bu da onu mistik bir karakter yapmaktadır. Kanı vampirler için öldürücüdür ve her ne kadar insan da olsa babadan gelen özel yetenekleri de bulunmaktadır.
İç savaşın Sırp tarafında yer almış olan Kurjak ile alman kökenli vampir kadın Tesla ile oluşturdukları grupla insanlığın vahşetlerini sorgulayarak dünyayı dolaşır, gecenin efendisi adı verilen baş vampirleri avlarlar.
Son zamanlarda edebiyatın ve gizemlerin merkezi halinde bulunan şiir dolu Prag’ı kendilerine üs edinen ekip kötü güçlerle mücadelelerinde Meleklerden de yardım almaktadır.
Afrika’daki sefalet, beyazların sömürüsü, Çeçenistan savaşı, petrol politikaları, yetimler, öksüzler, insan ticareti, silah deneyleri, kapitalizmin yamyamlığı hemen her öyküde işlenen alt metinleri oluşturuyor. Bir savaş suçlusu, alman bir vampir ve yarı vampirden oluşan ekibin insanlığın katliamlarını ve şiddet dürtülerini sorgulaması oldukça ilginç seride. Kurjak’ın “Vampirlerin şiddet için gerekçeleri var ama ya arkadaşlarımın…?” diye başlayan cümlesi adeta temanın özeti.
DAMPYR 18 (CİLT 5)
Şeytan Perdesi – Lo Schermo Demoniaca
Yazan: Maurizio Colombo
Çizen: Luca Rossi
Maceraperest Çizgiler
Çeviren: Zeynep Akkuş
Her neyse, Dampyr ve ekibi şiir dolu Prag’dan New Orleans’ın jazz ve blues nağmelerine yolculuklar da gerçekleştirirken sinemaya da merhaba diyor, çizgi romanın yazarı ve çizeri beslendikleri kaynağa “korku sinemasına” ve özellikle de Vampir – Dracula filmlerine saygı duruşunda bulunuyorlar. Nitekim hatırlatmakta yarar var, Dampyr’in adı Harlan DRAKA’dır.
***
“Şeytani Perde” öyküsü Amsterdam’da geçiyor. Geceleri ortaya çıkan ve yabancılarca görülen bir sinema salonu sadece korku filmi göstermektedir. İzlenen filmdeki yaratıklar yavaşça perdeden çıkıyor izleyicilerini yok ediyordur. Dampyr ve ekibi bu gizemi çözmeye çalışırken bunun arkasında bir gecenin efendisi olduğunu öğrenirler. Korku filmi yönetmeni Alexis Musuraka.
İlüzyonların efendisi olarak da bilinen Musuraka 40’lı yıllarda Hollywood’da sadece korku filmi çekerek ünleniyor, “lanetli yönetmen” olarak da anılan Musuraka bazı gizemli cinayetlerle suçlanınca meşhur vampir uykusuna çekiliyor, yıllar sonra günümüzde uyanıyor (sayfa 117 -122). Dampyr de yanına dostlarını alıp Amsterdam’a gidiyor ve Musuraka’yı yok ediyorlar.
Tabi bu sırada okuyucu bir sürü film seyrediyor.
Sayfa 104’de sinemaya giren gençleri Bela Lugosi’nin Dracula’sıyla Nosferatu karşılıyor.
İlk film Terence Fisher’in Dracula’sı (s. 105-107). Filmden sahneler birebir çizilmiş beyaz perde üzerine. Ama filmi sonu farklı. Van Helsing koca perdeleri açarak Dracula’yı güneş ışığıyla toza dönüştürecekken perde düşüyor ve pencere yerine “duvar” görülüyor. Tabii Van Helsing de meze oluyor.
Sayfa 109’da ise vampir filmlerinin klasikleşmiş figürleriyle karşılaşıyoruz. Coppola’nın Dracula’ları da, Nosferatu’ya ve Bela Lugosi’yle Terence Fisher’a katılmışlardır kız izleyiciyi yemek için.
İkinci film Romero’nun “Night of the Living Death”i. Filmi izleyen dört gençten üçü beyaz perdeden çıkan zombilerce parçalanırlar (s. 122-127) .
Dördüncü genç ise Musuraka tarafından bir başka film karakterine,Victor Hugo’nun 1928’de Paul Leni tarafından yönetilen veConrad Veidt, Mary Philbin ile Olga Baclanova’nın oynadığı filme uyarlanan Nisan 1869 basımlı romanının kahramanına, Batman‘in baş düşmanı Joker’e ilham veren kişisine “Gülen Adam-Gwynplaine”e dönüştürülür (s. 129).
Sayfa 143’de ise çizgi romanda kurgusal yönetmenin kurgusal asistanıyla yapılan bir konuşma sırasında gerçekte olmayan kurgusal bir filmin korkunç zombileri saldırır kahramanlarımıza:Dördüncü Reich’ın Yaşayan Ölüleri (Living Death of the Fourth Reich).
Sayfa 150’de Teksas Kasabı filminin 1 Ekim 1974 versiyonunu görüyoruz beyaz perdede. Elbette az sonra “Deri Surat” tarafından katledilecek karı-koca izleyiciler eşliğinde. Bir de eli çekiçli tip de var aynı filmin 1986’da çekilen devam filminden sayfa 152’de.
Derken kurbanlardan hanım olanı kaçıyor ve sayfa 150’de “üff, televizyonda Rüzgar Gibi Geçti’yi seyretmek varken…” dediğine pişman oluyor çünkü kendini ünlü tepede buluyor. Clarke Gable arkası dönük oradadır ya da değildir; ki değildir, kanı içilerek o tepede katlediliyor kadıncağız.
Sonunda kahramanlar ekibi sinemaya giriyor. Musuraka adlı gece efendisi onları ayırıyor. Kurjak tam kendine uygun bir sahnede buluyor kendini: Fourth Reich setinde. Tesla adlı vampir kız tüm Drakula’larla aynı ortamda. Dampyr de Musuraka’yla karşı karşıya (s. 177).
Sayfa 185’de Musuraka Freddy, Mumya gibi toplam dört korku klasiğinin kılığına bürünüyor. Ancak yine de yeniliyor. Musuraka’nın asistanı kendisiyle birlikte tüm sinemayı ve gecenin efendisini ateşe veriyor.
Sayfa 192’de Dampyr ve ekibi ölen asistanın çektiği hayali filmi izlemek üzere sinemaya giriyorlar. Filmin adı “Psycho Path” ve Dampyr’in alıntıladığı şu ironi dolu sözleri korku sinemasını anlatıyor “Bu yalnızca bir film, Bebek! Yalnızca bir film…”
***
Şaka bir yana bu özetlediğim de “Sadece bir çizgi roman, bebek! Hem de en alasından çizgi roman…”
Ümit Kireççi