5 Eylül 2010 Pazar

DAMPYR Boşluk Dolduruyordu

Son zamanlarda Martin Mystere'yi her okuma girişimim, yeni yetme yazarların adamı soytarıya dönüştürme çabalarından dolayı hüsranla biterken, bazı maceralarında aynı kulvarda yol alan Dampyr göz ve ruh dolduruyor. 
L'isola della strega, Soggetto/Sceneggiatura:Maurizio Colombo, Disegni/Copertina: Stefano Andreucci / Enea Riboldi, Lettering: Luca Corda / SERIE REGOLARE n.13 "L'isola della strega"  

Dampyr için yazılan ve Martin havası kokan bazı maceralar içerdiği korku ve gotik hava dolayısıyla ilginç tatlar vaadediyor ve çoğu Martin öykülerinin önüne geçiyor diyebilirim. Daha çok Mauro Boselli'nin başının altından çıkan bu senaryolar bana vampirli hikayelerden daha çekici geliyor. Mesela bizde 2002'nin Ağustos'unda yayınlanan Boselli ve Colombo ortak çalışması Della Tenebre(Karanlığın İçinden) isimli öykü hem çok sevimli, hem de Harlan'ın dünyasının gizem taraflarını daha yakından tanımaya yönelik detaylar barındırır.
Hayali bir De Profundis kitabının izini süren bir grup bilim adamının sırrını araştırmak için Harlan'ı yardıma çağıran Prof Millius ve Sophie Mutter ile birlikte gizemlerle dolu bir maceraya atılırız. Bir Avrupa üniversitesinde profesör kisvesi altında olayı araştıran Harlan, Prof. Millius ve Sophie daha sonraki maceralarda da biraraya gelecek "çekirdek gizem" ekibini kurarlar. Bu üçlünün olduğu ve çoğu gizemli maceralarda genellikle Kurjak ve Tesla ya hiç yoktur ya da varlıkları minimum düzeyde tutulmuştur. Başka boyutlara açılan kapılar, kutsal ayinler, gotik Avrupa manzaraları ile neo Martin öyküleri gibidir... Yine aynı yılın Aralığında yayınlanan 12 numaralı kitap, Boselli imzalı Anima Persa (Yitik Ruh) isimli öyküde Dampyr evreninde ileride de önümüze çıkacak yeni karakterler, gizemli ve minimum vampirli bir atmosferde arzı endam ederler. Bunlardan her türlü işte bezi olan Nikolaus hayli ilginç bir karakterdir. Bu hikayede daha önceki maceralarda karşılaştığımız Caleb Lost'un dünyasına da küçük bir göz atma imkanı buluyoruz. Nikolaus'la ikisinin arasındaki rekabet müthiştir. Bu macerada asıl ilginç olan bir dyybbuk yani Yitik Ruh Obrazek karakateridir. Öykünün sonundaki nispeten sürprizli finalde, okurken insan bir tuhaf oluyor. 
Nikolaus ve Obrazek isimleri 41. sayıdaki (Cilt 11) yine Boselli imzalı gizem öyküsü la Casa di Bambola (Bebek Evi) isimli öyküde de karşımıza çıkar. Tam bir klasik korku ve Alacakaranlık öyküsü olan Bebek Evi, Alacakaranlık Kuşağı'nda gizemli bir dedektiflik öyküsü gibidir. 8. sayıda tanıştığımız Sophie Mutter ve Prof Millius ile bu öyküde de karşılaşırız. Yine boyutlararası geçişler, gizemli bir bebek evi ve kalabalık bir kadroyla bir tür kovalamaca oyunu izleriz öyküde. Harlan dahil tüm kadronun sıkışıp kaldığı bebek evinde yaşananlar müthiş eğlenceli. 

Dampyr'in bu türdeki öykülerinin içinde 25. sayıdaki (Cilt 7) Boselli imzalı Flaman Kabusu(Incubo Fiammingo)'nun bendeki yeri bir miktar özeldir. Hikayenin anti kahramanı Adrien de Kremer'in sakladığı korkunç sırrı öğrendiğimde dahi adama bir tür empati ve içtenlik hissettim. Hikayenin Kaptan Jack Flanders'lı kısımları okuyanın aklından müthiş Lovecraft havaları estiriyor. Tabii bir de Harlan'ın hem muhbiri hem sevgilisi güzel polis Hanneke'yi de unutmamak gerekir. 

Gizemli öyküler kısmında aklıma gelen son örnek 35. sayıdaki Hayalet Avcıları (I Cacciatori di Fantasmi). Yine Boselli'nin kaleminden çıkan öykü diğerlerine göre daha az karanlık olan ve daha fazla eğlenceli bölümler içeren bir tür katil kim hikayesi. Akademisyenlerden ve meraklılardan oluşan bir grup çatlak tipten oluşan maceracılar, hayaletli olduğu söylenen eski bir mekana gelirler ve ilginç olaylar başlar. Harlan'ın olaya dahil olduğu kareler ilginçtir, eğlencelidir. 
Keşke Dampyr'in yayını devam ediyor olsaydı. O zaman Martin'deki performans düşüşünü dert etmezdik. Elimizde daha iyisi varken...

Selamlar
Lami Tiryaki         

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder